Adaptasyon Ayı: Yeniden işlevlendirme
Sürdürülebilirliğin azami önem kazandığı bu son yıllar, toplumda pek çok kesimin bakış açısını değiştirdi diyebiliriz. Önceden önemsemediğimiz, görmezden geldiğimiz ve gün sonunda atık, çöp haline dönüşen-dönüşmek zorunda kalan pek çok doğal veya yapay kaynak, hayatımızı yavaş yavaş da olsa etkilemeye başladığında önemli hale gelmeye başladı.
Özellikle kentsel doku üzerinde gözlemleyebildiğimiz bu kaynaklar, karşımıza işlevini yitirmiş binalar veya kullanım dışı kalmış yapılar olarak çıkıyor. Dolayısıyla tüm çehreyi değiştiren bu düzensizliğe gerekli önemi vermek kent kültürüne hizmet etmekle eşdeğer olabiliyor.
Sürdürülebilir Adaptasyon
İşlevini yitirmiş binaya yeni bir işlev yüklerken kendine özgü mekânsal, organizasyonel ve işlevsel niteliğini belirlemek gerekir. Burada devreye giren uygulama ise “sürdürülebilir adaptasyon” olacaktır. Sürdürülebilir adaptasyon, yapıların yeniden kullanıma yani yeniden işlevlendirilmesine yardımcı olan adaptasyon sürecidir.
Günümüzde adaptive reuse olarak da ifade edebileceğimiz bu sürdürülebilir adaptasyon hali, kullanım dışı kalmış yapılara mekânsal ve yapısal özellikleri ile örtüşen yeni kullanım olanaklarının sağlanmasıdır.
Retrofit
Retrofit sözlük anlamı olarak; bir araca üretiminde konulmamış olan eklentilerin sonradan konulması ya da daha önceden varolan eklentilerinin başka bir amaca yönelik olarak düzenlenmesi anlamına gelir. Bir varlığın, zamana yayılan değişimiyle farklı işlevler kazanmasıdır. Kısaca tadilat, iyileştirme de diyebiliriz.
Yeniden işlevlendirme ile yapılan tüm çalışmalar aslında yapıya ya da ürüne yapılmış birer müdahaledir. Müdahale, tekrarlama şeklinde olursa, yapıdaki değişiklikler mekânın orijinal haline benzetilerek yapılmaya çalışılacak, bu da zaman kavramı bağlamında karışıklık yaratacaktır. Dönüştürme şeklinde yapılan müdahalelerde ise, genel eğilim karşıt dil kullanarak bilinçli bir zıtlık yaratmaktır.
Renk, form, doku ve ışık...
Estetik yargının değişmez ölçütleri olarak tanımlanan renk, form, doku ve ışık, yeni işlev kazandırılmak istenen mekânlarda önemle vurgulanması gereken noktalardır. Bu estetik değerler kullanıcıların duyularına dokunarak mekâna anlamlar yüklemelerini ve o mekânın hafızalarında özel bir yere sahip olmasını sağlayacaktır. Bu sayede tanıdık ama yeni alanlar veya ürünler yaratmak kolaylaşacaktır.
Retrofit, sadece kentsel dokuya değil aynı zamanda iç mekân ve ürün anlayışına da etki eder. Duvarlar, zeminler ve tavanlardan tutun yaşam alanlarımızda kullandığımız mobilyalara kadar hemen her alanda eskinin değerlendirilmesi ve yeniden kullanıma uygun hale getirilmesi demek, mevcut olanın korunması, kaynak kullanımında tasarruf, sosyal, kültürel, çevresel yarar ve yerel olana saygı demektir. Bu tür modernist ve radikal yaklaşımlar tüm yapısal ve mekânsal sorunların kesin çözümü değildir elbette ki ancak ekonomik, ekolojik ve mimari çerçevede yarar üretmek gerçek anlamda yeni bir tasarım yöntemidir. Yıkıp yenisini yapalım mottosu yerine yeniden değerlendirilen mekânlar sayesinde sadece çevreye olabilecek en az zararı vermekle kalmaz, toplumsal kültürde ve hafızalarda yer edinmiş mekânlar da en ekonomik şekilde yeniden topluma kazandırılabilir.
İç mekânda uygulanabilecek yeniden işlevlendirme modelleri, kişinin kendisinin de uygulayabileceği DIY formülü ile de yapılabilir. ‘Do It Yourself’ yani DIY basitçe ‘kendin yap’ anlamında kullanılan bir bakış açısı. Yeni bir eşya üretimi veya eşya onarma fikrine yatkın olanların sevdiği DIY çalışmalar, evdeki ufak bir tamirat, yeni giysi dikmek ya da örmeye kadar pek çok farklı alanı kapsıyor.
DIY yani "Kendin Yap", uzmanların veya profesyonellerin doğrudan yardımı olmadan bir şeyleri kendi başlarına inşa etme, değiştirme veya onarma yöntemidir. Akademik araştırmalar, DIY'i bireylerin ham ve yarı ham maddeler ve parçalarla uğraştığı davranışlar olarak tanımlamıştır. Doğal çevreden alınanlar da dahil olmak üzere (örneğin, peyzaj) malzeme varlıklarını üretmek, dönüştürmek veya yeniden inşa etmek için yapılan minör uygulamalardır.
Kendin Yap davranışı, daha önce pazar yeri motivasyonları olarak kategorize edilen çeşitli motivasyonlar (ekonomik faydalar, ürün bulunamaması, ürün kalitesi, kişiselleştirme ihtiyacı) ve kimlik geliştirme (zanaatkarlık, yetkilendirme, topluluk arayışı, benzersizlik) doğrultusunda ortaya çıkarak bir anlamda Retrofit’in iç mekâna entegre edilebilir versiyonuna dönüşerek Retrofit’in mottosu olan iyileştirme hareketine de katkı sağlamaktadır.
Malzemeyi, yapıyı ve ürünü koruma disiplini, yeniden işlevlendirme yani retrofit olarak hayatlarımıza dâhil oluyor.
DİĞER YAZILAR
Yorum Yaz