İyi hissettiren mekanlar yaratmak

Önder Kul/Ayça Akkaya Kul

MimariStudio'nun ortakları Önder Kul ve Ayça Kul, projelerinde yol haritası olarak benimsedikleri well-being kavramını, çalışma alanlarında verimliliği artıran "iyilik halini" mimariyle doğal dokular, ışık ve renkle nasıl yarattıklarını anlatıyor.

Mimaristudio'nun iki ortağı olarak, insanı iyi hissettiren mekanlar yaratmaya odaklanan "well-being" kavramını uygulamaya başlayan ilk mimari ofissiniz. Well-being kavramı nedir? Bir mekan insana nasıl iyi hissettirir?

Önder Kul: "Well being" esenlik demek, tam Türkçe karşılığı. Sadece fiziksel değil, zihinsel ve ruhsal iyi olma hali, aslında bütünleşik bir kavram. Aslında yaptığımız her iş, insanı merkeze alıyor ama insanın iyi hissedeceği mekanlar yaratmak ve bunu planlayarak hizmete sunmak da bizlerin görevi. Biz mimarlar, hikaye anlatıcılarıyız. İşverenden gelen verileri, istekleri biz bir potada eritip yorumluyor ve o mekan kullanıcılarına en iyi hissedebilecekleri alanları sunmaya çalışıyoruz. Doğal havalandırma, ışık, ses, akustik, konfor, zihin, su, temiz hava, hareket etme, besin gibi kriterlerin hepsi bugün aslında daha çok ihtiyaç hissettiğimiz kavramlar.

"Hareket" derken, harekete özendiren iş örgütlenmesi ve ofis düzeni; iş istasyonlarının buna göre kurgulanması gibi detaylardan bahsediyoruz, öyle değil mi?

Ayça Akkaya Kul: Aslında mekana ilk girdiğiniz noktadan, yani sizi ilk karşılayan alandan başlayan, sonra geçeceğiniz koridorlardaki sirkülasyona varan, kişi başına düşen metreküpün hesaplanarak doğru kurgulandığı, pandemi dönemiyle gelen yeni standartlara göre tasarlanmış bir ofiste insanlar doğal olarak kendilerini daha rahat, konforlu ve o mekana ait hisseder.

Önder Kul: Çalışma alanları başka bir yere evrildi. Kuşak farklılıkların da irdelenmesi gerek. Çalışma mekanlarını ağırlıklı kullanan Y jenerasyonu ve yavaş yavaş çalışma hayatına hazırlanan Z jenerasyonunun çalışma ortamına göre karar verme seçme yaklaşımı var. Biz de çalışma alanlarında sosyalleşmeye de yönelik olarak hareket temelli çalışma prensiplerini ön plana koyacak planlamalar yapıyoruz. O planlamalar içinde insanların yerlerinden kalkabilecekleri; farklı buluşma noktalarında bir araya gelip farklı departmanlarda çalışabilecekleri alanlar yaratmaya çalışıyoruz. Onun dışında servis hacimlerini mümkünse planlamanın uç noktalarında yaratıyoruz ki oraya kalkıp yürüyebilsinler. Mobilya işin içine giriyor, hareket temelli çalışmanın bir uzantısı olarak yüksekliği ayarlanabilen birimler devreye giriyor.  

Ahşap da insanla doğa arasındaki bağları güçlendiren; iyi hissettiren malzemelerden biri öyle değil mi?

Ayça  Akkaya Kul: Eğer yapacağınız mekan gerçekten güneş ışığını bol alan bir mekansa, burada istediğimiz koyulukta ya da parlaklıkta renkleri kullanabiliyoruz. Ama belli bölgelerde güneş ışığını alan, belli bölgelerde daha karanlık alanlar oluşturan mekanlar da çıkıyor karşımıza. Aslında daha ışıklı alanlarla başlayıp, bu alanlara iyi duygular veren belli dokuları serpiştiriyoruz. İnsanların kullanmayı en çok keyif aldığı ürünlerden biri de ahşap ya da ahşap görüntülü malzemeler. Bunlar insana biraz daha huzur hissi veriyor, ahşap da taş da insana doğanın bir parçası olduğunu hissettiriyor.

Önder Kul: Biz aslında doğadan gelen bir varlığız; bazı reflekslerimiz ve içgüdülerimiz de doğadan geliyor: Korunma, kendini güvende hissetme, besine ulaşma... Ahşap tabii ki bu işin içinde olan bir malzeme. Well being yaklaşım içinde de doğal malzemeleri kullanmak, sadece bitkiyi doğadan bir unsur olarak içeri almak değil, eğer doğayla bağlantı kuramadığımız fiziksel bir ortam varsa malzemeyle, renkle tasarıma bunu dahil etmek çok daha doğru bir yaklaşım. Çalışma alanı, sağlık yapısı, konaklama ya da eğitim yapısında doğayla iç içe olmak insanların motivasyonunu, odaklanmasını daha da artırıyor; çalışma alanlarına da bunu bağlayabiliriz.

Ayça Akkaya Kul: Aslında bütün projelerimizin amacı, o mekanda vaktini geçiren, çalışan ya da günü birlik gelmiş insanların, resepsiyon görevlisinden CEO'ya herkesin kendini iyi ve ferah hissetmesi. Çalışanın mutluluğu gülümsemesine yansıyor ve her şey de önce gülümsemeyle başlıyor ve karşılaştığı herkese de bunu aktarıyor. Mekan ne kadar iyi hissettirirse verimlilik de o kadar artar.

Proje tamamlandıktan sonra kullanıcılardan geri bildirim alıyor musunuz daha sonra?

Ayça Akkaya Kul: Evet, geri bildirimi mutlaka alıyoruz. Zaten proje boyunca özellikle temas ettiğimiz kişiler arasında İnsan Kaynakları çalışanları da olduğu için mekanlar kullanılmaya başladıktan sonra kullanıcılardan dönüşler geliyor; bunu çok önemsiyoruz.

Önder Kul: Yeşil bina, sürdürebilirlik sertifikalarını biliyoruz ama sonrasından bunun takibi var mı gerçekten? Well being sisteminde biz üç yıllık bir denetim olduğunu biliyoruz. Sadece iç mekanın örgütlenmesi değil, binanın mimarisi, arazinin içinde bulunduğu konum da önemli. Çevrenizde ne kadarlık bir alan içinde taze ve doğru besine ulaşabiliyorsunuz? Bisiklete bineceğiniz alan var mı? İşte tüm bu unsurların takibi, işlerin idari ve işletme boyutu da var well-being sisteminde. Biz o kısmını da takip ediyoruz. Taşınma sonrasında ciddi bir memnuniyetle geri dönüş oluyor.

 “Mimaristudio dürüst olmayan projeler içinde yer almaz” şeklinde belirtmenizin özel bir nedeni var mı?

Önder Kul: Tam da içinde bulunduğumuz dönemle alakalı. Şeffaflık, açık olmak ve net olmak... Biz kendi bünyemizde de arkadaşlık ilişkilerimizde de net ve açık olmaya çalışıyoruz. Bu güven tesis etme noktasında da önemli. Biz bir ürün satmıyoruz; insanlara hizmet sunuyoruz.  

Ayça Akkaya Kul: Aslında bence burada önemli olan iyi görünme çabasını bir yere bırakıp olabildiğince samimi ve dürüst olmak. Bizim müşterimiz zaten bu çabamızı anlıyor. Onun ihtiyaçlarını doğru çözebildiğinizde, proje gerçekleştiğinde sunduğunuz render çizimleriyle fotoğraflar aynı görünüyorsa, bu da dürüstlüğün önemli bir parçası bence.

Önder Kul: Yıldız Entegre ile tanışma hikayemiz de bunu çok iyi anlatıyor. Biz kendi konumuzun özelinde çalıştığımız her grubu mümkün olduğunca takip ediyoruz. Yıldız Entegre görüşme talep edince biz de ofisimizde karşılamak istedik; çok kıymetli bir ekip gelip kimi sorular sordular. Biz de son derece açık yanıtlar vererek rakiplerine kıyasla eksileri artıları gibi düşüncelerimizi paylaşmaya çalıştık. Karşılıklı çok memnun çıktığımızı biliyorum görüşmeden. Dürüstlük temelinde doğru adımlar atıldığı zaman iş birliği de uzun soluklu oluyor.

Mimaristudio

İnsanların kullanmayı en çok keyif aldığı ürünlerden biri de ahşap ya da ahşap görüntülü malzemeler. Bunlar insana biraz daha huzur hissi veriyor, ahşap da taş da insana doğanın bir parçası olduğunu hissettiriyor.

Mimaristudio2

Bütün projelerimizin amacı, o mekanda vaktini geçiren, çalışan ya da günü birlik gelmiş insanların, resepsiyon görevlisinden CEO'ya herkesin kendini iyi ve ferah hissetmesi.

Mimaristudio4
önder

Yorum Yaz

{{user.tamisim}} {{user.tamisim}}