Ağacın Doğasını Yansıtan

Kengo Kuma

Çağdaş Japon mimarisinin en önemli temsilcilerinden olan Kengo Kuma ahşap parçaların farklı açılarda ve kesitlerde birleşip karmaşık strüktürler oluşturduğu yapılarıyla uluslararası bir üne sahip. Doğal malzeme kullanımı, ışık ve hafiflik gibi geleneksel Japon mimarisine özgü unsurları modern bir anlayışla yorumlayan Kuma, bulunduğu araziye hükmeden değil, o yere uyumlanıp bağ kuran yapılar üretiyor.

Geleneksel olanın hi-tech ile yorumlandığı bu mimari dil, Japonya'da ve ötesinde sınırlarını her geçen gün daha da genişletiyor. Mimarlık eğitimini Tokyo Üniversitesi’nde alan Kengo Kuma (1954, Yokohama), Nihon Sekkei ve Toda Corporation'da başladığı kariyerini 1990'dan itibaren, kurucusu olduğu Kengo Kuma and Associates (KKAA) mimarlık ofisi bünyesinde sürdürüyor. Tokyo'da betonarme yapılara ilginin azalmasına neden olan ekonomik kriz, mimarın kariyerinin de dönüm noktası olacaktır. Taşradaki doğaya ve ahşap işçilerinin doğal malzemelerle en az beton kadar ekonomik ve estetik işler çıkarabildiğini gören mimar, geleneksel tekniklere yönelir. 2008'de Paris'te açtığı ofisiyle, işlerini Avrupa'ya da taşıyan mimar, bambu, cam, çelik ve ahşap malzemenin olanaklarını zorlayan yapılarıyla biliniyor.

Çağdaş Japon Mimarisinin En Güzel Örneği

 

Çevresiyle diyaloğa açık, yaşayan bir müze

Odunpazarı Modern Müzesi (OMM) binasında, çıkış noktasını “Doğa ile mimariyi, ‘bina’ ve bulunduğu ‘lokasyon’ arasında güçlü bir bağ kurulmasını sağlayacak şekilde harmanlamak” diye tarif eden Kengo Kuma, çevredeki binalar ve sokakla diyaloğa açık, "yaşayan bir bina" yaratmış.

Odunpazarı sivil mimarisi, Osmanlı kubbe yapıları ve Japon mimari geleneğinden esinler taşıyan yapıda geometri, ışık, kümelenme ve ahşap kullanımı gibi temel öğeler öne çıkıyor. Basit geometrik düzen, -Kuma'nın yapılarında her zaman karşımıza çıktığı gibi- karmaşık görüntüler yaratırken, merkezde geniş tavan penceresinden katları birbirine bağlayan atriuma süzülen ışık günün farklı saatlerine ve mevsimlere göre değişen bir atmosfer yaratıyor. Ahşap hacimlerin tek bir çizgiyi takip etmeyen kümelenmesi ve döndürülmesi çevredeki cumbalı evlerin bir uzantısı gibi algılanıyor.

Eskiden odun ticareti yapılan bu bölgenin tarihi dokusuna gönderme yapan ahşap yapı sistemi ise yapının asıl karakteristiğini oluşturuyor. Farklı ölçeklerde olan bu hacimler, farklı büyüklüklerde sergi mekanlarını kapsıyor. Kafe, müze-dükkan ve atölyelerin de olduğu 4.500 m2’lik bir alanı kapsayan çağdaş sanat alanı, Eskişehir'de, tarihi dokunun en canlı olduğu semtlerden birinde çekim noktası oluşturarak simgesel bir yapıya dönüşmüş durumda.

Mimaride Ahşap Örgü Sanatı

Tokyo’da 2013 yılında inşa edilen yapıyı Kengo Kuma and Associates (KKAA) Tayvan usulü ananaslı kekiyle bilinen Sunny Hills için tasarlamış. Bambu sepet örgüsünü çağrıştıran özgün ahşap cephe, jiigoki-gumi adı verilen, anahtar kilit yöntemiyle ahşap parçaların farklı açılarda, belli eklem yerlerinde birleştirilmesiyle oluşturulmuş.

Ahşap elemanların birbirine tutunarak eklemlendiği bu birleşme detayında geleneksel Japon mimarisinden ilham alan Kuma, bu ahşap örgüyü kullanarak yapı ve bulunduğu çevre arasında bir diyalog oluşturmayı başarıyor. 5000 metreden fazla parçayla, 3 katlı yapının iç duvarlarını da oluşturan strüktür organik bir form alarak yapının genel karakteristiğine de katkıda bulunuyor. 30 ve 60 derecelik açılarla birleşen ahşap örgüyle yaratılan bu dinamik form, yapıyı durağanlıktan uzaklaştırırken Sunny Hills'e bulutsu bir görünüm kazandırmış. Yüzlerce ahşap parça arasından sızan ışık da gün içinde değişen ışık vurgularıyla yapıya hayat veriyor.

Kengo Kuma

Ahşap elemanların birbirine tutunarak eklemlendiği bu birleşme detayında geleneksel Japon mimarisinden ilham alan Kuma, bu ahşap örgüyü kullanarak yapı ve bulunduğu çevre arasında bir diyalog oluşturmayı başarıyor.

3)_OMM_by_Kengo_Kuma_and_Associates._∏NAARO
/Upload/Dosyalar/resim-jpg/7-omm-by-kengo-kuma-and-associ-729ff6d9-4f82-46a6-b999-3ceae2ce5fff.jpg

Yorum Yaz

{{user.tamisim}} {{user.tamisim}}