Görünmez Mimarinin Ustası

Junya Ishigami

Görünmez mimari olabilir mi? Bulut gibi görünen, ormanda kaybolan ya da su gibi akışkan olan yapılardan söz edebilir miyiz? Japon Mimar Junya Ishigami'ye göre bunlar metafordan ibaret değil. O mimarisinde doğanın insana nasıl göründüğünden ilham alıyor; yüzen, sonu olmayan, hafif, akan, şeffaf, eriyen ve neredeyse hiç maddesi olmayan bir mimariye talip oluyor. Onun felsefesine göre asıl önemli olan bir binanın tasarım mantığı, mekan teorisi veya yapısal ilkesi değil; mümkün olanın sınırlarını aşabilmesi.

Bulut gibi hafif

Yapılarında hem insani hem de teknik olarak mümkün olanın sınırlarını araştıran Junya Ishigami, bunu da  'yeni bir gerçeklik yaratmak' diye tanımlıyor. Çatısız veya duvarsız evler inşa ediyor. Toprağın derinliklerine iniyor ya da gökyüzüne yükselen ama yine de bir bulut gibi hafif görünen beton ve metal yapılar tasarlıyor. Tonlarca ağırlıktaki çatılar, görünürde tek bir destek olmadan yüzer gibi görünüyor; bir anlamda mimariyi görünmez kılıyor. 

Görünmez mimaride,  gerçek anlamda yeni ufuklar arayışı vardır; doğa bir imge, metafor veya süreç olarak kullanılır. Mimarlığın mekana nasıl somut bir şekil verdiği önemli değildir; ilhamını manzaralardan alır. "Yeni ufuklar keşfetmek istiyorsak, gezegenin şeklini düşünmeliyiz" diyen Ishigami; mimari ve manzara arasında, kara ile gökyüzü ya da deniz ile gökyüzü arasında beliren kontur çizgileriyle bir ilişki kurar. 

Saf ve esas olanı ararken, doğa onun için tükenmez bir ilham kaynağı; sadece doğal süreçlerin güzelliğine bir pencere açmak için değil, onun gizli güçlerini mimariye aktarmak için. Bulutların yerçekimine nasıl meydan okuduğunu anlamak için fizik ve termodinamiğin derinliklerine dalıyor örneğin; bu da onun istisnai bir mimar olduğunu anlamak için yeterli.  Yapıtları, insanın içindeki çocuğa ve çocuksu meraka dokunuyor; o yüzden onun bir yapısında gezinmek 'Alice Harikalar Diyarında' dünyasına girmek gibi...  

Şiir ve bilimin buluşması

Ishigami için mimarlık büyük bir deney; şiir ve bilimi buluşturuyor. 'House of the Rain' ve 'House of the Wind’ projelerinde olduğu gibi çocuksu bir hayal gücüyle hareket ediyor, bazen bulut şeklinde boşluklar yaratıyor. Her bahar göçmen kuşların indiği göl manzaralı küçük bir ev, dağın tepesinde bir restoran, odalar ve bahçe arasında hareket etmenin küçük bir orman hissi uyandırdığı kasabada küçük bir hafta sonu evi gibi projeleri; Ishigami'nin yeni bir çağdaş mimari biçimine ulaşmak için doğayı bir imge, metafor veya süreç olarak kullandığı birçok projeden sadece birkaçı. Sidney'deki Cloud Arch, 60 metrelik bulut şeklindeki anıtsal bir çelik heykel. Bir fırça darbesi kadar hafif, deniz kenarında mavi gökyüzüne doğru süzülüyor. Ya da Kopenhag'daki House of Peace Baltık'ın üzerinde yüzen bulut gibi görünüyor.

Görünmez mimari

1974 yılında Tokyo yakınlarındaki Kanagawa Eyaletinde doğan Junya Ishigami, kariyerine 2000 yılında Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi Kazuyo Sejima ve Ryue Nishizawa'nın kanatları altındaki ünlü SANAA stüdyosunda başlamadan önce Tokyo Sanat Okulu'nda mimarlık okudu. Sadece dört yıl sonra kendi stüdyosu olan junya.ishigami+associates'i kurdu. Pek çok kayda değer ilk projesi arasında, 2008'de tamamlanan Tokyo yakınlarındaki Kanagawa Teknoloji Enstitüsü (KAIT) için yaptığı bir atölye çalışması var. Yapı farklı kalınlıklarda 308 ultra ince metal sütunla desteklenen, ağaç etkisi yaratan, ağırlıksız görünen yerden tavana cam konstrüksiyondan oluşuyor. 

Büyüme metaforu

Duvarları yok, dış kabuğu camdan ve alanın ağaçlardan oluşan sanal bir sınır var. Sütunlar ürkütücü incelikte; boyutu ve oranları çatının getirdiği yükü taşıyacak biçimde titizlikle hesaplanmış olsa da tüm statik kurallarına aykırıymış gibi görünüyor. Ishigami'nin geliştirdiği dahiyane sistem, ziyaretçilerin özgürce deneyimleyebildiği, arazide kaybolan görünmez bir mimari yaratıyor.  Alan, 200 m2'lik kare plan üzerine dikilmiş gibi görünen 305 sütun arasında bir orman gibi açılıyor. Ancak Ishigami'nin aklındaki görüntü, ormanın basit metaforu değil, daha ziyade yıldızlı bir gökyüzünün alegorisiydi. Nasıl ki insanlar gökyüzündeki takımyıldızları tamamen keyfi olarak görüyor ve oluşturuyorsa, mimar da KAIT'te de rastgele konumlandırılmış sütunlar arasında mekanlarını özgürce düzenleyebilmesini istiyor. Bu yapıda doğanın en bariz metaforu olan büyüme şaşırtıcı bir şekilde yorumlanmış. Ishigami'nin mimariyi doğayla ilişkilendirerek yeniden çizmesi, onun için gelip geçici bir akım değil. Kökleri tamamen geleneklere dayansa da, doğayla birlikte gelişen modern Japon kültürünün paradoksunu somutlaştırıyor. Bu onu dağların;  sonbaharda çiçek açan kiraz ağaçlarının ve akçaağaçların kutsal olduğu Japon animist geleneğinin kalbine yerleştiriyor ama bunu soyut bir düzeye de yükseltmeyi başarıyor. 

Yerçekiminden bağımsız

Aslında Ishigami, Kazuyo Sejima (1956) ve Toyo Ito'dan (1941) metabolist Mimar Kiyonori Kikutake'ye (1928-2011) kadar uzanan bir mimarlar 'hanedanı'nın varisi olarak görülebilir. Ancak Ishigami'yi istisnai kılan şey, şiiri teknik yenilikle ilişkilendirmesi. Yapısal sınırları değiştiren ve statikten yeni bir dinamiğe geçiş yapan bir mimarinin peşine düşen mimarların başında o geliyor.  

Junya Ishigami, yerçekimi yasalarını da sınırlarına kadar genişleterek mimariyi kelimenin tam anlamıyla kısıtlamalarından kurtarıyor. 2007'de Tokyo'daki Çağdaş Sanat Müzesi'nin ziyaretçilerini, helyumla doldurulmuş, birkaç ton ağırlığındaki beş katlı bir kübik bloğu müzenin fuayesine bir balon gibi asarak şaşırttı. Kısa bir süre önce, Tokyo'daki bir sanat galerisinde narin ve oldukça şaşırtıcı bir masa sunmuştu. Çelik levha neredeyse on metre uzunluğundaydı, ancak yalnızca üç milimetre kalınlığındaydı, fakat eğilmiyordu. Ishigami, 2010 yılında Venedik Bienali'nde Altın Aslan Mimarlık Ödülü'ne layık görülse de, kariyeri yeni yeni ivme kazanmıyor.

Bunlarda ilginizi çekebilir: Ekmek Ağacı

Ishigami_Portrait_photo_Renaud_Monfourny

Ishigami'nin mimariyi doğayla ilişkilendirerek yeniden çizmesi, onun için gelip geçici bir akım değil. Bu onu dağların, sonbaharda çiçek açan kiraz ağaçlarının ve akçaağaçların kutsal olduğu Japon animist geleneğinin kalbine yerleştiriyor.

nomad_05_junya_ishigami_01-1600x2400
Negative_model_House_and_Restaurant
Model_interior_view_House_and_Restaurant
KAIT_interior01
image_5_venice_biennale
image_1_venice_biennale
copyright_laurianghinitoiu_fondationcartier_junyaishigami-08-7165
balloon_image_4
balloon_image_1

Yorum Yaz

{{user.tamisim}} {{user.tamisim}}