Amanda Levete
Yenilikçi uygulamaları, organik ve kavramsal tasarımları gerçeğe dönüştürmesiyle tanınan Stirling ödüllü mimar Amanda Levete, mimarinin kolektif eşitlik alanlar yaratma konusundaki rolünü şu sözlerle tarif ediyor:
"İkonik binaların devri sona erdi; stil sıkıcı hale geldiği için değil, dünya değiştiği için. Çok fazla eşitsizlik aşırılığı ortaya çıkardı, gerginlik her yerde hissediliyor. Bu ortamda, toplantı alanları yaratmak ve her ne pahasına olursa olsun ayrıcalıklara odaklanmaktan kaçınmak gerekiyor: İnsanların bir arada kalmasına izin vermek, kolektif eşitlik anları yaratmak, hiç bu kadar güçlü bir anlam taşımamıştı. Mimarlık insanlarla diyalog kurmalı, ama doğru biçimde..."
Amanda Levete kimdir?
1955 yılında Bridgend, Güney Galler'de doğan Amanda Levete, Londra'daki Architectural Association School of Architecture'dan mezun oldu.'Bina çizimleri yerine kavramsal çizimler'den oluşan bir portföyü olduğu -en azında o zaman inşa etme niyeti olmadığı için- aralarında David Green, Peter Cook ve Daniel Libeskind'in de bulunduğu öğretmen kadrosuna katıldı. Ardından şantiye deneyimi kazanmak için Will Alsop ile çalışmaya başladı. Ancak en önemli dönem Richard Rogers & Partners ile çalıştığı yıllardı. 1980'li yılların çoğunu burada tek bir proje üzerinde, Billingsgate Balık Pazarı'nın geniş ve karmaşık yeniden inşası üzerinde çalışarak ve sonuçta proje mimarı olarak geçirir. Böylece 80'lerin sonunda Levete artık çok yönlü ve deneyimli bir mimar olmuştu. Aynı zamanda, 1968'de memleketini terk ettiğinden beri Foster ve Rogers için ufuk açıcı projeler üzerinde çalışan ve aynı zamanda pratiği aracılığıyla geleceğe yönelik polemik ve giderek daha iyi bilinen vizyonları keşfeden Çek sürgünü Jan Kaplicky ile 1989'da birlikte çalışmaya karar verir.
Future Systems dönemi
Dinamik bir eşleşmeydi. Kaplicky kendi kuşağının en güçlü mimari hayal gücünden birine sahipti; Levete, hem karmaşık inşaat deneyimi aracılığıyla bunu bağlamsallaştırabiliyor hem de kendi yeteneği ve aralarındaki duygusal bağ aracılığıyla buna katkıda bulunabiliyordu. Dominique Perrault'un kazandığı 'iyi ödüllendirilmiş' Bibliothèque de France yarışmasında çalışmak onlara bir miktar gelir sağladı ve iş birliklerini başlattı. Future Systems bünyesinde neredeyse yirmi yıl boyunca zamanlarının en önemli binalarından bazılarını inşa ettiler. Islington ve Galler'de birkaç küçük ev, Londra'nın Docklands bölgesinde bir yaya köprüsü gibi...
Ancak kişisel ve mesleki ilişkiler bozulup ayrılınca ayrı yollar geliştirmeye başladılar. Kaplicky'nin 2009 başlarındaki ölümü, çalışmalarının nasıl gelişeceğini değerlendirmeyi imkansız hale getirir, ancak Levete için takip eden yıllar son derece verimli geçer ve birçok yeni yönü ortaya çıkar.
2009'da Londra merkezli kendi AL_A firmasını (eski adıyla Amanda Levete Architecture) kuran Levete'nin dikkate değer çalışmaları arasında giriş ve galeri alanlarıyla Paris'in ünlü Galeries Lafayette mağazasının, Oxford Üniversitesi'ndeki Wadham College'ın, EDP Vakfı için Lizbon'daki Sanat, Mimarlık ve Teknoloji Müzesi'nin (MAAT) dönüşüm projeleri ve Londra'daki Victoria ve Albert Müzesi'nin avlusu yer alıyor.
Sezgisel tasarımlar
Wadham Koleji'nde, binanın kimliğinden ziyade, binanın bulunduğu kentsel peyzajın kimliğini yakalayan Levete "tasarıma sezgisel ve stratejik yaklaşımı" ile tanınıyor. Mimari ve tasarıma yönelik bu yaklaşım, Levete'nin yaratımlarının çevrelerindeki alanla etkileşime girmesine ve boşlukta var olmak yerine şehir manzarasının bir parçası haline gelmesine olanak tanıyor.
Napoli'de konumlanan Monte St Angelo Metro İstasyonu projesi de mimarın çevreyle etkileşime giren sezgisel ve stratejik tasarım yaklaşımının bir örneği. Aynı zamanda bir sanat eseri olan istasyon tasarımı, yolcuların her gün harika bir sanat eseriyle etkileşime girerken kolaylıkla seyahat etmelerine olanak tanıyan bir metro istasyonu işlevi görüyor. Yüzey seviyesinde istasyon, geçmiş yıllarda altyapı eksikliği ve ihmalden muzdarip olan Napoli'nin Traino bölgesinin merkezi bir unsuru haline gelmiş. Ünlü heykeltıraş Anish Kapoor ile iş birliği içinde yapılan büyük, pürüzsüz metal bir daire girişin üzerinde yer alıyor. Bir yandan yolcuları içeri alırken, bir yandan da mahalleyi çevreleyen mimariyi izleyiciye yansıtıyor ve vurguluyor. Levete ve Kapoor birlikte bölgenin halihazırda mevcut altyapısını kutlarken, güzellik ve işlevselliğin birleşimiyle bölgeye yeni bir çekim noktası kazandırmış.
Galeri Lafayette'e yeni soluk
Paris'teki Galeries Lafayette, benzer şekilde simgesel bir yapıda yenilikçi bir tasarım yaratırken geleneksel Haussmann tarzı mimariyi de yüceltiyor. Levete, bu tasarımı Galeries Lafayette'in Parislilerin günlük yaşamı ve Paris şehrinin mimarisi açısından taşıdığı önemi kabul eden bir "başkalaşım" olarak tanımlıyor.
New York'ta yer alan Comme de garcons mağazasında mimar, varış ve giriş arasındaki eşiğe odaklanan deneysel bir atmosfere sahip yeni tür bir alan yaratmak istemiş. Mevcut binanın iki yatay beton levhası, geçiş noktasında iki konik kavisli, eğimli cam şeritle birleştirilmiş. Cam, iç ve dış arasında filtre görevi gören yarı saydam mavi noktalardan oluşan bir katmanla kaplanmış. Geceleri mağazanın içindeki insanların hareketi, cepheden geçen yayalarda merak uyandırıyor.
Londra'daki Sky Hub ise kuzeye bakan çatı ışıklarından gelen olağanüstü gün ışığıyla 6.000 m 2'de 400 kişi için muhteşem bir çalışma ortamı yaratıyor. Sky'ın şeffaflık ve işbirliği değerlerinden ilham alan açık ve esnek alanlar, yeni türde yaratıcı endüstriyi barındıracak şekilde mahalle kümeleri halinde tasarlanmış. Yaratıcı, teknik, üretim ve kurumsal arasındaki geleneksel ayrımlar mimari tasarımla parçalanmış. Mimari tasarım, vizyonun temelini oluşturan temel değerleri destekleyen esnekliği, açıklığı, erişim kolaylığını ve iletişimi teşvik ediyor.
Dünyevi olandan maneviyata
Abu Dabi'de, Aldar Properties tarafından geliştirilen Dünya Ticaret Merkezi'nin bir parçası olan Ebu Dabhi Camii'nin tasarımı için davetli bir yarışmayı kazanan Amanda Levete, 2.000 m²'lik yeni camiyi ve parkı, Dünya Ticaret Merkezi'nin baş döndürücü çelik ve camından bir kaçış ve bir ibadet odak noktası olarak tasarlamış. AL_A Direktörü Ho-Yin Ng projeyi şu sözlerle açıklıyor: “Cami, dünyevi olandan manevi olana olan yolculuğu yansıtan, şehrin bir parçası olarak tasavvur ediliyor. Bir parkın içinde yer alan cami ve bahçe, ağaçlar ve sütunların resmi olmayan dikey bir manzara oluşturmasıyla ve Cuma namazlarının dışarıya taşmasına izin vererek bir bütün haline geliyor. İçeride, ışık huzmeleri ibadethanenin çatısına nüfuz ediyor. Bu gün ışığı, ister benekli ister dramatik olsun, mekanı canlandırıyor ve duyuları harekete geçiriyor.”
Amanda Levete'in mimarlık ofisi AL_A, Le Louvre'un kamusal alanlarının yeniden düzenlenmesi ve arabuluculuk ve bilgilendirme alanlarının yeniden yorumlanması amacıyla düzenlenen bir yarışma için kısa listeye alınmış. Amaç, IMPei Piramidi'ni özgürleştirerek ziyaretçi deneyimini keyifli ve canlandırıcı kılmak; müzeye giriş ve çıkış işlevini ortadan kaldırarak vizyonunun parlaklığını geri kazandırmak ve yapıyı kendi başına bir varış noktası olarak yeniden tesis etmektir.
Canlı ve nefes alan bina
Selfridges Birmingham projesinde ise yalnızca son teknolojiye sahip bir mağaza tasarlamak değil, aynı zamanda binanın kentsel dönüşüm için gerçek bir katalizör haline gelmesini sağlayacak şekilde Birmingham için mimari bir simge yapı yaratmayı amaçlar. Bina, St Martin'in Gotik mimarisine ruhani bir arkaplan sağlıyor ve yakınlığı, kilise ile büyük mağaza arasında güçlü bir görsel gerilim yaratıyor. Birmingham'a güneyden giren trenden bir bakış, yirmi birinci yüzyılda rönesans yaşayan bir şehirde gizem ve heyecan vaat ediyor. Canlı ve nefes alan formu güneş ışığında parlıyor, hava koşullarındaki en küçük değişiklikleri yansıtıyor ve insanların ve geçen nesnelerin renklerini, ışığını ve şekillerini alıyor; canlı ve nefes alan bir form.
Levete,mobilya tasarımlarıyla da biliniyor. Established and Sons için Drift Bench ve Around the Corner gibi beğeni toplayan eserler yarattı. Bu tasarımlar ileri yazılım tekniklerini el işçiliğiyle birleştiriyor.
RIBA Stirling Ödülü'nün de sahibi
Levete, 2017 yılında mimariye hizmetlerden dolayı Britanya İmparatorluğu Nişanı almış; 2018 yılında Architects Journal ve Architectural Review tarafından Jane Dew Ödülü'ne layık görülmüş. Jane Dew Ödülü, kadınlara verilen en büyük mimarlık ödüllerinden biri olarak görülüyor ve "mimaride kadınların profilini yükselten" mimarlara veriliyor. Levete ayrıca "geçtiğimiz yıl mimarlığın gelişimine en büyük katkıyı sağlayan binanın mimarlarına" verilen RIBA Stirling Ödülü'nün de sahibi.
Bunlar da ilginizi çekebilir:










DİĞER YAZILAR
Yorum Yaz