Alessandro Mendini
İtalyan tasarımcı, mimar ve editör Alessandro Mendini ironik objeleri, ayrıksı binaları, düşünsel birikime olan katkılarıyla, endüstriyel tasarımdan mimariye ve sanata, yaratıcı sahnenin tartışmasız en etkili portrelerinden biriydi.
Onun için tasarım ironi düzleminde oynanan bir oyundur; geçmişten gelen tasarımları ve stereotipleri dönüştürdüğü, kurmaca bir dünyadır. Tasarımın işlevsellik gibi rasyonellik gibi Bauhaus’un getirdiği dar kalıplardan özgürleşmesi gerektiğini, nesnelerin görünen kabuklarının arkasında çok daha karmaşık anlam katmanları gizlediğini söylüyordu.
Tasarım pratiği, mimariden mobilyaya, dekoratif objelerden resim ve enstalasyonlara geniş bir skalayı kapsıyor. 1931’de, Milano’da doğan Mendini, İtalya’nın köklü ailelerinden birinden geliyor. Bir röportajında çocukluğuna dair en eski anı olarak, evlerinin de mimarı olan Piero Portaluppi’nin tasarladığı zigzag desenli koltukta kız kardeşiyle birlikte oturduğunu anımsadığını söylüyor. Duvarda Giorgio de Chirico’nun kardeşi Alberto Savinio imzalı bir resim asılıdır. “Bu benim ilk yaşam alanımdı,” diye hatırlıyor, “fütürist bir koltuk ve metafizik temalı bir resim.”
1959’da Politecnico di Milano’dan mimarlık derecesini aldıktan sonra, Olivetti’nin ikonik kimi ürünlerini tasarlayan mimar ve tasarımcı Marcello Nizzoli’nin stüdyosunda asistan olarak kariyerine başlar. Ama ilginç olan şu ki yıldızının parlaması mimarlık mesleğiyle ile değil, 1970’de tasarım dünyasının en etkili dergilerinden Casabella’nın yayın yönetmenliğini üstlenmesiyle başlar. Editörlük pratiği onun, 1960’larda ve 1970’lerde İtalya’da gelişen radikal tasarım akımlarının kalbinde yer almasının en önemli nedenlerinden biridir.” 1977 yılında bu kez kendi dergisi Modo’yu kurar; iki yıl sonra da Ettore Sottsass ile birlikte post-modernizmin bireysel yaklaşımı olan Studio Alchimia grubunun liderliğini üstlenir. Enzo Mari’nin de aralarında olduğu mimar ve sanatçılardan oluşan bir grupla, tüketim ve materyalizm konularını masaya yatıracakları radikal tasarım fikrini geliştirirler. Seri üretim modern tasarımın ticari ve işlevsel sınırlamalarını reddederek, var olan düzene karşı çıkar; çarpıcı renkleri kültürel referanslarla birleştiren kavramsal objeler yaratırlar. Alchimia isminin nedeni de modern tasarımın bilimsel rasyonalizmi ile alay etmektir bir anlamda.
Böylece anti-tasarım deneylerinden yenilikçi bir çizgiye ulaşırlar ve bu yaklaşım da tasarımı işlevsellik ve teknik üstünlük “kabusundan” özgürleştirmesi açısından önemli bir rol üstlenir. Mendini’nin, modern klasik sandalyeleri “geliştirerek” modernizme yeniden kazandırdığı Bauhaus Side 2 koleksiyonu (1978) serisi de bu döneme denk geliyor. Marcel Breuer’in çelik boru Wassily sandalyesinin sırtlığı ve oturmalığını yeniden yorumlar, renklendirir. Gerrit Rietveld’in ZigZag sandalyesi çapraz biçimli bir sırtlığa sahip oluverir.
1977’de Alberto Alessi ile tanışınca, 40 yıl boyunca sürecek iş birliği de başlamış olur. Yaratıcı yönetmen olarak çalıştığı Alessi için sayısız ürün tasarlar. Ev gereçlerini antropomorfik yaratıklara dönüştürür. Meşhur Anna G. şarap açacağı gibi… 1980’de Venedik Bienali mimaride post moderni keşfettiğinde Mendini, Michael Graves, Hans Hollein, Robert Venturi ve Denise Scott Brown gibi bu akımın öncü mimarlarını Alessi markasına katılmaları için ikna eder. Mendini, post modernizmin mimarlığa olduğu kadar ürün tasarımına da uygulanabileceğini savunuyordu. 1980’lerde efsanevi Domus dergisinin editörlüğünü üstlenir ve özel bir tasarım okulu olan Domus Academy’yi kurar.
Küçük kardeşi Francesco Mendini ile birlikte Atelier Mendini’yi de 1980’lerin sonunda kurar ve bütün dünyada büyük ölçekte mimari projeler geliştirmeye başlar. Baş mimar olarak imzasını attığı en önemli projesi, 1994 yılında Hollanda’da açılan Groninger Müzesi. Andre Breton ve arkadaşlarının cadavre exquis diye adlandırdığı, -birbirini görmeden herkesin bir kağıda yazı karalayıp yanındakine geçirdiği ve ortaya çıkan cümleyi resmin ana teması olarak kullandıkları- sürrealist oyunun mimari versiyonunu gerçekleştirmiş gibidir. Farklı bölümler için Michele de Lucchi, Avustralyalı mimarlar Coop Himmelb(l)au ve Philippe Starck ile çalışır. Hiçbiri bir diğeriyle form, hacim ve renk açısından uyumlu olmayan, rastlantısal görünen mimari parçaları bir araya getiren çok katmanlı kolaj, dümdüz ve sakin, Hollanda’da bir kentin ortasında yükselir.
Bu çok yönlü tasarımcı üretkenliğiyle, yaşamının son yıllarına dek birçok farklı projeyle, parlak kariyerine hız kesmeden devam ediyordu. Los Angeles’in sokak modası markası Supreme ile olan iş birliği; Kartell için tasarladığı Amerikan Pop Art sanatçısı Roy Lichtenstein’a gönderme yapan fosforlu yeşil, turuncu ve pembe renklerde tabure ve sehpası gibi… Mimari alanda da Atelier Mendini bünyesinde, 2000’lerden bugüne dünyanın farklı ülkelerinde mimari projeler de gerçekleştirdi. Napoli metrosunda Enzo Cucchi ve Sol Lewitt'den William Kentridge'e birçok sanatçıyla iş birliği yaparak yeni istasyonların tasarımını üstlenirler. Güney Kore’nin tasarım bölgesi Incheon’da çalıştı; Ceramics Museum and Exhibition Complex projesini hayata geçirdi. İtalya Omegna’daki iki Compasso d'Oro ödülü (1979 ve 1981) olan Alessi fabrikası, Avrupa mimarlık ödülü (2014) alır.






DİĞER YAZILAR
Yorum Yaz