Mimarlık Bienali'nde

İklim Krizi Tartışılıyor

"Birlikte nasıl yaşayacağız" sorusu ile açılan 17. Venedik Mimarlık Bienali, bu soruyu yanıtlayan fikirlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. 60 ulusal pavyon, dünyanın dört bir yanından davet edilen mimarların sayısız katkısı ve çeşitli tamamlayıcı etkinliklerle devam eden sergiler, Bienal'in mimarlıkta sorgulama, keşif ve yıkıcı düşünme platformu olarak rolünü yeniden ortaya koyuyor.

Küratör Hashim Sarkis'in orijinal açıklaması, mimarları "birlikte cömertçe yaşayabileceğimiz alanlar hayal etmeye" çağırıyordu. Pandemi koşulları bu soruyu daha da anlamlı hale getirerek, dünyada herkesin birlikte düşünerek, teknolojinin yıkıcı rolünden eşitsizliğe, kitlesel göç ve iklim değişikliğine kadar eşi görülmemiş ölçekte değişiklikler ve zorluklarla bütünsel anlamda nasıl yüzleşebileceğimize dair soruları yeniden gündeme getirmesine yol açtı. Farklı ülkeler iklim krizini tartışan sergileriyle, iklim değişikliğinin ortasında "birlikte nasıl yaşayacağız" konusunu yansıtıyor ve daha sürdürülebilir bir gelecek için yeni fikirleri araştırıyor.

Bu yılki Bienal teması, statükoyu sorgulamaya ve gelecek üzerine düşünmeye bir davet olduğundan, toplumun çevre ile olan ilişkisi de tüm fikirlerin odak noktasını oluşturuyor. Küresel sera gazlarının  %39'undan inşaat sektörünün de sorumlu olduğunu düşünürsek, mimarların iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rolü olduğunu anlayabiliriz.

Ayrıca, iklim krizini olumsuz yönde etkileyen faaliyetlerin, yeni hastalıkların ortaya çıkmasını hızlandırması, özellikle pandemiyle birlikte daha çok tartışılıp öne çıkmasını sağladı. Bu anlamda, birkaç ulusal pavyon, Sarkis'in sorusunu sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği merceğinden çerçevelemeyi, bunun topluluklar ve yapılı çevre üzerindeki sonuçlarını keşfedip toplumun sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesine yardımcı olabilecek olası eylemleri araştırmayı seçmiş.

New Project - 2021-06-03T081259.839

Yorum Yaz

{{user.tamisim}} {{user.tamisim}}