Mistik Kokulu Öd Ağacı
Öd ağacından üretilen tütsü ve parfümler yüzyıllardır değer görmüş; o karmaşık özel kokusuyla reçineli odunu pek çok kültürde, ruhani ritüellerde ayrıcalıklı bir yer edinmiş, afrodizyak amaçlarla kullanılmış. Bugün parfüm endüstrisinde moda olduğu için yok olma tehdidiyle yüzyüze olan ağaç, Uluslararası Doğayı Koruma Birliğinin kırmızı listesinde yer alıyor.
Öd Ağacı Nedir?
Öd ağacı yağmur ormanlarına özgü -Endonezya, Tayland, Kamboçya, Laos, Vietnam, Malezya, Bangladeş, Filipinler, Borneo, Yeni Gine ve Kuzeydoğu Hindistan'da yetişen, Aquilaria cinsi bir ağaç.
Bir ağaç yaralandığında veya mantar bulaştığında, öz odununda aloes adı verilen stres kaynaklı aromatik reçineler üreten bir bağışıklık reaksiyonu devreye giriyor. Ambrosia böceğinin (Dinoplatypus chevrolati ) içine girmesiyle, ağaçların gövde ve köklerinde küf enfeksiyonu oluşuyor ve ağaç da hasarları veya enfeksiyonları gizlemek, yok etmek için bir savunma malzemesi üretiyor. Birkaç yıl boyunca, aloes denen bu kısım yavaş yavaş öz oduna gömülüyor ve sonunda öd ağacını oluşturuyor.
Öd Ağacının Tarihsel Gelişimi
Hinduizm, Hristiyanlık, Budizm ve İslam'ın öğretici metinlerinde oldukça saygı gören bir bitki, öd ağacı...MÖ 1400 gibi çok erken bir tarihte, Sanskritçe metinlerde kokulu bir ürün olarak adı geçiyor. Hindistan tarihinin MÖ 1493-1443 dönemini anlatan Mahābhārata destanında, öd ağacı genellikle zenginlik, haraç ve selamlamanın sembolü olarak geçiyor. Mahābhārata'nın ilk kitabında yazılanlara göre, Khandavaprastha antik kentinin insanları uzaklardan gelen ziyaretçileri şehrin her yanını “yanan öd ağacının tatlı kokusuyla” doldurarak karşılarmış.
Antik Dönemlerde Bile İzi Var!
Antik Roma'da bilinen aromatik bitkiler arasında gül, zambak, nergis, biber ve tarçının yanı sıra öd ağacı da vardır. MS 65 yılında, Roma İmparatoru Neron kinci karısı Poppaea Sabina'nın yasını tutmak için büyük miktarda egzotik tütsü harcamıştı. MS 6. yüzyılda, Bizans imparatoru Justinian'ın Roma Hukuku Özeti, İskenderiye'de ithalat vergisine tabi olan 54 değerli eşyayı listeler; bunlar arasında öd ağacı da vardır.
Hindistan'da da zengin bir tarihe sahip; şiir, ticaret, eğitim ve tıbbi el yazmalarında anlatılıyor. Mauryan İmparatorluğu'nda MÖ 320'lere ait, ekonomik politika, yönetim, askeri ilişkiler ve uluslararası ilişkiler üzerine bir inceleme olan Arthaśhāstra'da “hazineye alınacak değerli eşyalardan” biri olarak öne çıkıyor yine öd ağacı.
MS ilk yüzyıllarda Akdeniz'i Doğu Asya'ya bağlayan ticaret yollarının gelişimiyle mercan, inciler, değerli taşlar, züccaciye, parfüm gibi lüks malların arasında öd ağacından tütsüler de kuzey Hindistan'dan Çin'e ulaşır; bu yollar boyunca Çin ipeğiyle takas edilir. Çin'de öd ağacından tütsü ilk kez MS 1. yüzyılda kullanılmış. MS 300 tarihine ait, Subtropikal Asya bitkileri üzerine bilinen ilk yazılı floralardan birinde reçinesinin nasıl üretildiğine dair bilgi de var. 12. yüzyılın sonlarında, Marco Polo'nun seyahatnamesinde anlattığı bitkiler arasında da geçiyor; ürünün kaynağı tanımlamamış ama öd ağacının batı Çin'de hastaları iyileştirmek için kimi karmaşık ritüeller sırasında kullanıldığını yazmış.
Öd ağacı pek çok kültürde farklı isimlerle anılıyor; İngilizcesi agarwood... oud, ud, ud-i hindi ve kutsi bahri en yaygın olanları. Arap dünyasında saygı duyulan aromatiklerden biri; tıpta ve parfüm olarak kullanımıyla ilgili birçok eski belgede, örneğin Arap bilim insanı Kindi'nin, İbn Mᾱsawahī'nin kitaplarında aromatik maddelerden biri olarak adı geçiyor.
Tropikal güneydoğu Asya kökenli olan öd ağacının uluslararası ticari bir mal olarak satıldığına dair çokça tarihsel kanıtlar da var. Medici Sarayı'nda, çeşitli on yedinci yüzyıl seyahat hikayeleri, haber raporları ve diğer farklı belgelerden oluşan Florentine Eyalet Arşivi'nde bir arşiv kutusunda saklanan, el yazısıyla yazılmış isimsiz bir notta, tuhaf kokulu bir ahşabın kullanımından ve ne kadar değerli olduğu anlatılıyor. Nota göre "Calambà" veya "Lignum Aloes" adıyla geçen ahşap o kadar değerlidir ki Vietnam'daki krallıklardan Cochinchina'nın kralı, avucu büyüklüğünde bir parçayı özenle koruduğu hazinesinde tutuyordu.
Ekonomi tarihçisi Richard Goldthwaite, on yedinci yüzyılın başında Floransa'da bir işçinin ortalama günlük ücretine bakarak, grandükün sahip olduğu bu ağaç parçasını satın almaya yetecek parayı kazanmak için yaklaşık 77 yıl çalışması gerektiğini ortaya çıkarmış. Üç yüzyıldan fazla bir süre sonra yine dünyanın en pahalı ağaçlarından biri olmaya devam ediyor. Birinci sınıf öd ağacı, kilogram başına 100.000 dolara kadar mal olabiliyor hesaplara göre.
Öd Ağacının Mistik Kokusu
Öd ağacının kokusu ve onunla ilişkili ritüeller Hindistan'dan başlayarak, Doğu Asya'dan güney Avrupa'ya uzanan eski ticaret ağı İpek Yolu boyunca doğuya ve batıya gitmiş. Batıya doğru ilerlerken, öd ağacı hem tıp hem de tütsü olarak Hıristiyan ve İslam kültürlerine dahil olmuş; bir yandan da egzotik bir nesne olarak -Medici Sarayı örneğinde olduğu gibi- merak kabinlerine girmiş.
Dünyanın En Değerli Ağacı
Öd ağacının Çin ve Japonya'ya girişi, kokulu maddeyi bin yıldan fazla bir süre boyunca dünyanın en değerli ve pahalı ağaçlarından birine dönüştürmüş. İlk olarak üçüncü yüzyılda Güneydoğu Asya'dan kıta Çin'ine tanıtılmış; yerel tütsü ve parfümeri geleneklerine entegre edilmiş. Güney Çin'de, öd ağacı lüks olarak kabul edilip hızla önemli bir ithalat ürününe dönüşmüş. Budizm'in yükselişiyle, tütsü giderek dini uygulamalara bağlı hale geldiğinden, öd ağacının önemini de artırmış. On ikinci yüzyıla gelindiğinde, güney Çin'de ve Güneydoğu Asya'da gümüş kadar değer kazanmış.
Büyülü aromasıyla nice kaşiflerin peşine düştüğü öd ağacı, ekosistemde de yeri doldurulamayan ve ona atfettiğimiz anlamlarla insanlığın kültürel mirasının da en değerli bitkilerinden biri.
Bunlarda ilginizi çekebilir: İncir Ağacı
DİĞER YAZILAR
Yorum Yaz